Hep dillerde değil mi? Hatay, Hatay, Hatay... Fakat gerisi yalan.. Her şeyimiz var ama markamız yok!
“Hatay bir tarih kentidir.” “Hatay bir turizm kentidir.” “Hatay bir kültür kentidir.” “Hatay medeniyetin beşiği, Hatay bir ticaret kentidir.” Var mı itirazı olan? Hep dillerde değil mi? Hatay, Hatay, Hatay... Fakat gerisi yalan.. Her şeyimiz var ama markamız yok! İskenderun Belediye Başkanı Dr. Yusuf Civelek, bir toplantıda ne güzel laf etti.. “Hatay, tozlu rafa benziyor, üzerindeki tozları kaldırmak lazım” demişti.. Aynen öyle.. Hatay tozlu rafa benziyor..
Tozlu rafı temizlemeden, tanıtımı nasıl yapacaksınız.. Alıcı bulamazsanız bu haline.. Türkiye’nin üst düzey liglerinde doğru dürüst bir spor kulübümüz bile yok, adları var, kendileri yok.. Süper Lig’de çoktan olmalıydı Hatay.. Hatayspor’u sorarsanız; önce Allah’a sonra size emanet.. Şimdi kulüp sahipsiz değil ama yarını ne olacak, garanti değil? Kağıt üzerinde yönetim elit insanlarla dolu.. Ne acıdır ki, bugüne kadar söylenenler de yazılanlar da hep laf da ve kağıt üzerinde kaldı.. Gerçeğe dönüşmedi.. Dileğim tarihin tekerrür etmemesi..
Aslında bu iş yönetimin tek başına yapacağı bir iş de değil.. Yeri geldiğinde Hatayspor için mangalda kül bırakmayan ama koltuklarına sıkıca yapışmışlar nerede? Tüm katmanlarıyla kış uykusunda... Ölüm sessizliği hakim!... Bırakın artık “Hatayspor için canımızı veririz”, “Hatay kentinin çıkarları her şeyin üzerindedir” türünden martavalları...
Hatay ve Hatayspor için yapılması gerekenler için çok geç kalındı. Bugün ilimiz kendi zenginliğini tanıtamıyorsa, spor kulübünü yaşatamıyorsa, bu hepimizin suçu demektir. Bucaspor’un Süper Lige yükselme sevincini izlerken kendimi zor tuttum, neredeyse Hatayspor’la aynı tarihte kurulan Bursaspor’un Süper Lig şampiyonluğuna ulaşması karşısında ise Hatay’ın ne kadar geri kalmış bir il olduğunu anladım. Oysa gel bunu bizimkilere anlat, asla kabul etmezler geri kalmışlığı.. Başlarlar, kültürü, turizmi, tarihi ve medeniyeti saymaya.. Hay sizin medeniyetinize, kültürünüze.. Hadi ordan.. Koca Hatay, İzmir’in ilçesi Buca kadar olamadı, bana daha neyi anlatıyorsunuz.. Ünlü Alman edebiyatçı Friedrich Schiller’in, “Böcek olmayı kabul etmişsen, ezilmekten şikayet edemezsin” sözüne oldum olası bayılırım. Bir başka alıntı da bir üniversitedeki ekonomi sınavından olsun.
Bir üniversitede hoca, “Risk nedir?” diye tek bir soru soruyor ve öğrencilerin yanıtlamasını istiyor. Bir öğrenci boş kağıda, “Risk budur” diye yazıyor ve hocasına teslim ediyor. O öğrenci sınavdan 100 tam puan alıyor, diğerleri ise sınıfta kalıyor. Aynı hoca bir başka sınavda yine aynı soruyu tekrarlıyor. Bu kez diğer tüm öğrenciler, boş kağıt veriyor. Hepsi yine sıfır alıyor. Tek 100 alan ise bu kez riskin ne olduğunu anlatan, ilk yazılıda boş kağıt veren öğrenci oluyor.
Demek istediğim şu ki; Şu an Hatay için risk alma zamanıdır! Yani ya şimdi, ya da hiç bir zaman!
Bugün risk almayı göze alabilenler tarih boyunca saygıyla anılacaktır! Risksiz yaşayanlar ise tarihin tozlu sayfaları arasında bile yerlerini alamayacaklardır. Yazıyı yine Alman edebiyatçı F. Schiller’in sözleriyle bitireyim: “Kendi yaşadığı zamanda elinden gelen en iyi şeyi yapan kişi, bütün zamanlarda yaşayacaktır.” Ya siz!!!
